Çocuk psikolojisi, Gelişim Psikolojisi, Ergenlik Psikolojisi, Psikolojik Sorunlarınız Bu site işinize yarayabileceğini düşündüğümüz bilgiler içerir
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

OKULA BAŞLAMA



 
 
İnsan hayatının her aşamasında çeşitli değişikliklerle karşılaşır. Bazıları zorunludur bazılarını kendimiz isteriz ama hepsinde de bir telaş bir heyecan vardır…
       Hayatımızdaki önemli yaşam değişikliklerinden bir tanesi de okuldur. Sadece çocuğun hayatında değil ailenin hayatında da önemli bir farklılık yaratır. Sabah kalkış saatleri, akşam uyuma zamanı, ev içerisinde geçirilen sürenin şekli, niteliği, konuşulan konular her şey değişmiştir. Bunun yanı sıra çocuğun okulda geçirdiği zaman, arkadaş çevresindeki uyarıcılar, anne baba dışında önemli bir sevgi ve otorite simgesi olan öğretmen, sistemli ve programlı bir yaşantı, başarılı olmaya dönük beklentilerin oluşması, rekabetçi bir ortam…
Okula başlangıç çocuğun güvenli ev ve çevresinden ayrılarak zamanının önemli bir kısmını farklı bir yerde geçirmesi demektir. Bazı çocuklar için bu süreç çok kolay geçerken bazıları için çok acı vericidir. Aradaki fark ne? Neden biri okulun ilk gününden itibaren okula uyum sağlarken diğeri yoğun bir kaygı yaşıyor? Bu durum okulun ilk günlerinde eğitimsel hatalar yapılmadığı takdirde, çocukların sağlıklı bağlanmalar gerçekleştirmeleriyle ve kendine güven kazanımlarıyla ilgilidir.
Çocuklar dünyaya geldiklerinde ilk iletişimi anneleriyle kurarlar, annelerini kendileri için güvenli liman olarak seçerler. Annesinin koruması ve gözetimi altında kendini güvende hisseden çocuklar ilerleyen zamanda çevresinde onu seven, koruyan başka kişilerinde olduğunun farkına varırlar. Bu fark etmeyle birlikte babasına ve ailenin diğer fertlerine de güven duymaya, onların yanında kendini güvende hissetmeye başlarlar. Artık çocuğun güven duyacağı kişi sayısı hızla artmaktadır. Çevresini ve hareket alanını yavaş yavaş genişleten çocuk evin yani güvenli olduğu ortamın dışına çıkmak için ilk girişimlerde bulunur. Çocukların gelişim dönemleri içerisinde kritik yaşlar vardır. Bunlar içinde özerkleşme girişimi ( 1–3 yaş civarı) çocuk gelişimi açısından kritik bir dönemdir. Bu dönemde ebeveyn çocuğu için çok yönlü koruyucu bir tutum sergilemelidir. Hem çocuğun yeterince özerkleşmesine, çeşitli uyarıcılarla karşılaşmasına izin vermeli, hem de yeterince koruyucu olmalıdır. Çocuk herhangi bir sorunla karşılaşıp ebeveyn in kanatları altına geri döndüğünde çocuğa karşı çok koruyucu olup çocuğu geri çekmek yerine onunla iletişim kurarak, yüreklendirerek, sevgi ve güven vererek tekrar sosyal ortama gönderilmelidir. Bu kritik dönemden geçen çocuk diğer önemli bir devre olan (3–5 yaş) girişimde bulunma dönemine girer. Çocuk artık akranlarıyla iletişime geçerek bir grup içinde kendine yer bulma, sınırlılıklarını görme, hakkını arama, grup ile birlikte hareket etme gibi birçok gelişimsel görevi yerine getirir. Bu aşamada anne ve babanın koruyuculuğu altında kısır bir döngü yerine anne babanın gözetiminde çocuğun akranlarıyla beraber zaman geçirmesi, uygun ortamlar yaratılması ve çocuğun desteklenmesi gerekir. Günümüzde (3–5 yaş) çocukların bu dönemleri en iyi geçirecekleri yer anaokullarıdır. Anneyle ve çevreyle sağlıklı ilişkiler içerisinde bağımlılık geliştirmeden normal bağlanma sürecini yaşayan çocuk okul yıllarında anneden ve güvenli ortamdan ayrılırken yaşadığı kaygıyla baş edebilir beceriye sahip olacaktır.
Çocuklar okula deneyimli öğretmenlerin hemen fark edebileceği başarılı veya başarısız kimlik gelişimleriyle gelirler. Başarılı kimlikle okula başlayanlar aileleri tarafında hoşgörü ve sevgi ile desteklenmiş, yaptıkları, yapmaya çalıştıkları eleştirilmemiş başarı duygusu yaşatılmış, başarısızlıkları üzerine yoğunlaşılmamış çocuklardır. Başarısız kimlikle gelen çocuklar ise sürekli eleştirilmiş, başarısız olduğu konular sürekli ön planda tutulmuş, çabadan daha çok başarıları desteklenmiş, hoş görüyle yaklaşılmamış, sevgi yoksunluğu yaşayan çocuklar olacaktır. Her iki tip çocukta okulda daha önceden edinmiş oldukları kimlik algılamalarını yaşayıp devam ettirmek isteyeceklerdir. Başarılı kimlikle okula gelen çocuklar değişik olan bu çevreye uyumda daha rahat davranışlar sergilerken başarısız kimlik ile beraber okula gelen çocuklar yeni olan bu duruma uyum sağlamada zorluk yaşayacaklardır.
Unutmamak gereken nokta şudur ki okul bir yaşam değişikliğidir ve bir hazırlık ister. Bu hazırlığın tam olarak yapılamadığı çocuklar için bu durum okul korkusu olarak karşımıza çıkar. Çocuk aslında okulun kendisinden korkmaz. Çocuk hayatındaki değişiklik ile beraber daha önce kendini güvende hissettiği anne-baba ve çevreden ayrılmaktan, farklı ve yeni bir ortamda yaşayacak olmaktan korkar.   Okulun çocuğun kendini güvende hissettiği bir ortam olmaya başlamasıyla bu korku yavaş yavaş ortadan kaybolur. Bu korkunun devam ettiği durumlarda Öğretmenler, aileler ve okul rehberlik servisi birlikte çalışarak çözümler üretmelidir.
                                                                                                                                                                                                                                                               Erkan YILMAZ
                                                                                                         Psikolojik Danışman
 
                                                                                                                                              















 
Psikolojik Danışma ve Rehberlik hizmetini Hayat boyu alabilirsiniz. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol